Yazının başlığına eğer kendimiz bizzat inanmıyorsak mutlaka etrafımızda inanan birileri vardır. Fakat davranışsal ekonominin günümüzde giderek daha fazla önem kazanmasıyla beraber Sevgililer Günü gibi günlerde, sevdiğimiz insanları düşünmenin onların üzerinde bıraktığı fiziki etkiyi daha iyi anlayabiliyoruz.
Nobel Ekonomi Ödülü’nü 2002 yılında kazanan, aslen psikoloji alanındaki çalışmalarıyla bilinen Daniel Kahneman, beynimizin iki sistem üzerinden çalıştığını söyler: Sistem 1 ve Sistem 2. Sistem 1 düşünmeden verdiğimiz kararlar, ani tepkiler, duygusal reaksiyonları temsil eder; yani bir diğer deyişle beynimizin kontrolümüz dışında verdiği duygusal reaksiyonların oluştuğu sistemdir. Sistem 1, daha analitik bir düşünce sistemi olan ve çok daha fazla çaba gerektiren Sistem 2’ye göre günlük hayatımızda çok daha fazla kullanılır. Olaylara verdiğimiz ani tepkiler, bir film izlerken gerçek olmadığına aldırmayarak duygusallaşmamız, annemizi düşündüğümüzde yaşadığımız hisler hep Sistem 1’dir.
O yüzden bu Sevgililer Günü’nü böyle düşünmenizi tavsiye ederiz. Yani sizin sevdiğiniz insana hediye almanız “Sevgililer Günü diye bir protokolü yerine getirmenizden ibaret” değildir. Sevgililer Günü’nde veya herhangi bir günde, her ne kadar o günün herhangi bir -izm’in oyunu olup olmadığını boşvererek sevdiğiniz insana düşünüldüğünü göstermek aldığınız hediyenin temelinde yatsın.
Bir diğer deyişle Sevgililer Günü’nde kapitalizmin emellerine değil, sevdiğiniz insanın Sistem 1’ine hitap ettiğiniz aklınıza gelsin. O yüzden pahalı hediyeler değil, bir demet nergis de olsa hem burnundan hem de kalbinden Sistem 1’ine giden yolu açın!